29 Mart 2010 Pazartesi

Kanca Noktası



Kanca Noktası: Bir kadının veya grubun, yeni tanıştıkları bir erkeğin arkadaşlığından hoşlanmaya başladığı ve yanlarından ayrılmasını istemedikleri an olarak tanımlar Neil Strauss

Kanca noktası karşı cinsle iletişim anlamında önemli bir yer teşkil etmektedir. Biraz daha açıklayalım.

Bu bir baraj ya da çıtadır aslında. Kavramın adını koymasak ta ne olduğu hakkında aslında hepimizin bilgisi vardır.

Bir iletişimde belli bir seviyeye gelene kadar saygılı ve ölçülü olmak zorundasınızdır. Kanca noktasını ben 2 aşamalı olarak görüyorum.

Küçük Kanca ( Sosyal Kanca): Neil Strauss’un bahsettiği andır. Artık seni sosyal olarak kabullenmişler , aralarında istiyorlardır. Ortamlarında olmandan hoşlanırlar. Bu noktadan itibaren erkeklere ve kadınlara karşı daha cıvık şakalar yapabilirsiniz. “ ne diyon lan sen” etkisi yerine gülmeler başlar. Küçük kancayı geçmeden kadınlara fazla iltifat etmemek gerekir. Sosyal kabul noktasından sonra da abartmadan bölgesel iltifatlar yapılması uygun olacaktır. “Çok etkileyicisin” ya da “çok güzelsin” bu dönemde yanlış olacaktır. Küçük kancadan sonra. “saçların çok güzel olmuş” “ güzel gülüyorsun” gibi belli bir bölgeye odaklı iltifatlar makul görünür ve büyük kancaya doğru hızınızı arttırır.

Büyük Kanca ( Duygusal Kanca): Özellikle bir kadının yanından ayrılmanızı istemediği gibi artık sizin yanınızda olmayı istediği andır. Kendisine dokunmanıza aldırmaz, aksine bundan hoşlanır. Her türlü espriyi kaldırır. Sizinle ilgilenir. Duygusal yönden bir bağlılık olmaya başlar. Siz onu aramadan o sizi aramaya başlamıştır. Bu noktadan sonra duygusal güzel mesajlar çekilebilir, telefon konuşmalarında canım cicim tarzı konuşmalar artırılabilir. İlk karşılaşmalarda sıkı sıkı sarılınabilir. “seni çok beğeniyorum” “sana bayılıyorum” “ çok güzelsin” “aklımı başımdan alıyorsun” gibi cümleler kurulması uygun olacaktır.

Duygusal bağı yaratmak ve kuvvetlendirme işlerine büyük kancayı geçmeden önce başlanmamalıdır. İlk baştaki keyif veren Sevimli Piç küçük kancadan sonra yavaş yavaş duygusal efendi modelini göstermeye başlar. Büyük kanca geçildikten sonra da duygusal özel bağı yaratmak için bütün efendi iyi çocuk yönlerini göstermekte serbest olacaktır.

Serbest olmayı bi tarafa koyalım artık bunlar yapılmalıdır. Büyük kanca geçildikten sonra bir kadına çiçek almanızı tavsiye ederim. Bir kadına çiçek almayı kötülerler hep. Kadınlar çiçek sever ama biz aldık bi işe yaramadı diye ağlarlar.

Gerçektende öyle olur. Bir sürü para verdikleri çiçek heba olur. Sebebi ise çiçeği büyük kancayı geçmeden almış olmalarıdır. Oysa duygusal çıta aşıldıktan sonra alacağınız çiçek kadını çok mutlu edecektir.

Bununla birlikte şunu dahi iddia ederim size. Eğer evi durumu müsaitse o çiçeği kurutup saklayacaktır ( papatya almadıysanız tabi :)

Çok sevdiğim bir söz vardır. “Ayakkabı çıkmadan dostluk başlamaz” bu söz dostluk ilişkilerinin kanca noktasını anlatan bir laftır. Hakikaten de öyledir. Ayakkabı çıkmadan dostluk başlamaz. Birinin evine gitmediyseniz, kapıda ayakkabınızı çıkarmadıysanız, özel alanına , her gece yattığı yere yakınlaşmadıysanız siz gerçek dost değilsiniz.

Dostluğun kanca cümlesi budur. “Ayakkabı çıkmadan dostluk başlamaz”

Gelelim en önemli soruya..

Sosyal ve Duygusal kancaları geçtiğimizi nasıl anlarız ?

Bunun elbetteki en önemli yolu. Yaşadığınız iletişimi gözlemlemektir. Bir çok işaret olabilir.

En temel gösterge ise ilgi göstergeleridir. Grupta yada baş başa iken siz bişi yapmadan da ilgi görüyorsanız. O zaman sosyal kanca geçilmiş demektir. Size özel ilgi varsa duygusal kancayı da geçmişsiniz demektir.

Küçük bir örnek verirsek.

Guruba girdiniz kız sizden rahatsız olmadı ama size ilgide göstermedi. = kanca yok

Kız sizi görünce gülümsedi ilgi gösterdi, siz 3 yan masada birileri ile muhabbet ediyorsunuz = Sosyal kanca geçilmiş

Gülümsedi ilgi gösterdi, siz yan masadayken yanınıza geliyor. Toplu oturulacak yerlerde sizin yanınıza yörenize oturmaya çalışıyor = duygusal kanca da geçilmiş.

Artık yakınlaşmanın, dugusallaşmanın ve kızı kendinize aşık etmenin vakti gelmiş demektir.

Saygılarımla…

JoKeR – 25.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder